NEWCASTLE-UPON-TYNE, İngiltere — Eddie Howe tünelden çıkıp St. James' Park'taki sahaya girerken bir an duraksadı. Çoğu zaman, Newcastle United'ın menajeri, yaptığı işin etkileri ile kendisi arasındaki mesafeyi korumak için bilinçli bir çaba gösterir. Bu doğal bir içgüdü, bir kendini savunma mekanizmasıdır.
Ancak Howe, evvel için tabloya bakmaktan kendini alamadı. Etrafındaki dik koltuk sıraları çizgili siyah-beyaz bayraklarla doluydu. Stadyumun kalbi ve ciğerleri görevi gören tribün Gallowgate'te, şimdiki ve geçmiş kahramanlar için pankartlar vardı.
Howe birkaç saat sonra, "Çoğu zaman, kendinizi şehrin etrafındaki bazı hislerden ayırıyorsunuz," diye düşündü. "Ama bunun ne anlama geldiğine dair bir fikir edinmek güzel. Stadyumun görünümü, tüm atkılar ve bayraklar: Oynamak için inanılmaz bir yer."
Son yıllarda, bu her zaman böyle olmamıştır. On yılı aşkın bir süredir, İngiliz spor giyim kralı Mike Ashley'nin popüler olmayan ve bazen kasıtlı olarak kışkırtıcı mülkiyeti altında kabaran St. James' Park, melankoli, küskünlük ve çaresizlik içinde kaynadı.